10 Şubat 2016 Çarşamba

Tekerleme

Anlamlı ya da anlamsız sözlerin, aliterasyonlardan, secilerden ve kafiyelerden yararlanılarak, ahenkli bir şekilde  art arda sıralandığı manzum ya da mensur sözlerdir. Tekerlemelerde şaşırtmaca, tuhaflık, güldürme önemli olduğu için birbirine benzeyen seslerin art arda yuvarlanması sağlanmış ve kelimelerin anlamlı olması amacı güdülmemiştir. İki mısra ile yirmi mısra arası değişen, hatta yirmi mısradan daha fazla yazılan tekerlemelerin yanında, özellikle masal başlarında söylenen nesir şeklindeki tekerlemelerde vardır. Düzenli bir şekilde yazılan tekerlemelerde genellikle 7'li hece ölçüsü  kullanılır.

-Komşu, komşu !                     Az gittim uz gittim.
-Hu, hu!                                   Dere tepe düz gittim.
-Oğlun geldi mi?                       Çayır çimen geçerek,            
-Geldi                                      Lale sümbül biçerek,
-Ne getirdi?                             Soğuk sular içerek,    
-İnci, boncuk.                          Altı ayla bir güzde,
-Kime, kime?                           Bir arpa boyu yol gittim.
-Sana, bana.
-Başka kime?
-Kara kediye
-Kara kedi nerede?                  Karga karga “gak” dedi,
-Ağaca çıktı                            “Çık şu dala bak” dedi,
-Ağaç nerede?                         Karga seni tutarım,
-Balta kesti                              Kanadını yolarım.
-Balta nerede?
-Suya düştü.
-Su nerede?                             Adem madene gitmiş. Adem madende badem yemiş.
-İnek içti.                                 Madem ki Adem madende badem yemiş, niye bize getirmemiş.
-İnek nerede?
-Dağa kaçtı.                             Bir berber bir berbere, bre berber gel beraber bir berber dükkânı açalım
-Dağ nerede?                           demiş.
-Yandı, bitti kül oldu.


Evvel zaman iken, deve tellal iken, saksağan berber iken… Ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken. İp koptu, beşik devrildi. Anam kaptı maşayı, babam kaptı meşeyi, döndürdüler dört köşeyi. Dar attım kendimi dışarı… Kaç kaçmaz mısın… Vardım bir pazara. Bir at aldım dorudur diye. Bineyim dedim, at bir tekme salladı bana geri dur diye… Padişahın topları ateşe başladı. Topladım gülleleri cebime koydum darıdır diye. Tozu dumana kattım, Edirne’ye yettim. Selimiye minarelerini belime soktum borudur diye. Yakaladılar beni tımarhaneye attılar delidir diye. Babamdan haber geldi, onun eski huyudur diye. Bereket inandılar, tutup beni saldılar. Neyse uzatmayalım, masala başlayalım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder